images0SP2APQY

Otuz dört sanıklı, kırk beş avukatlı ve bolca bürokratlı seyyar mahkemede duruşma başlar. Hakim bey yerini alır:


— On dokuz on iki bin dokuz günü mahkememize kafa atarak…
— Hakim bey kimse mahkemeye kafa falan atmadı.
— Pardon başvurarak,
— Hakim bey, mahkemeye de kimse başvurmadı.
— O zaman bizim ne işimiz var burada. Bunlar kim?
— Onlar konuk. Şey sanık. Size geldiler.
— Ben onları tanımıyorum. Bize niye gelmişler.
— Efendim, siz bu mahkemenin hâkimisiniz ya onun için size geldiler.
— Yatıya mı geldiler?
— Aman efendim! Yatıya olur mu? Hemen gidecekler.
— Eee o zaman hiç gelmeselerdi.
— Mahkemesiz olmaz efendim.
— Ama benim mahkemem burası değil ki! Kim getirdi beni buraya? Bunlar asker değil mi?
— Evet efendim asker, biz de şu anda bir askeri kışlada bulunuyoruz.
— Yoksa darbe mi oldu?
— Aman Beyefendi ağzınızdan yel alsın.
— Öyleyse ne işimiz var bizim askeri kışlada. Askeri kışlada bağımsız mahkeme olur mu? Kim getirdi beni buraya?
— Siz kendiniz geldiniz efendim! Kendi hür iradenizle geldiniz.
— Yok ya! Helikopteri de ben mi aldım?
— Yok, onu Devlet verdi.
— Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Devlet hâkimine araba vermiyor. Helikopteri nereden versin.
— Siz bunlara layıksınız efendim.
— De git yahu! Benimle kafa bulma. Dışarıdaki eğlenceler neyin nesi?
— Mahkeme geldi diye seviniyorlar.
— İnsan mahkeme geldi diye sevinir mi yahu! Hem sen kimsin ki, yanı başımda kazık gibi dikiliyorsun?
— Ben hükümet görevlisiyim efendim. Buradaki organizasyonu ben yapıyorum.
–Haa “Aç Aç” Organizatörü. Aç açları organize ediyorsun. Hadi kolay gelsin. Mübaşir!
— Buyurun efendim!
— Sen kimsin yaa!
— Ben Mübaşirim efendim.
— Seni kim mübaşir yaptı?
— Biraz önce konuştuğunuz beyefendi görev verdi. Paramı da peşin aldım.
— Adın ne senin?
— Vicdanî Sızlar efendim.
— Peki! Buranın savcısı da var mı?
— Var efendim! Bendeniz Savcı İktidar Sesli.
— Müşerref oldum! Ben de bu mahkemenin hakimi, Halim Harap.
— Ben de müşerref oldum efendim.
— Bu mahkemenin “Yaz Kızımı” da var mı?
— Var efendim, Ben! Adalet Şaşkın. 

Oooo mahkemeye bak. Savcı İktidar Sesli, Katip Adalet Şaşkın, Mübaşir Vicdani Sızlar, Hakim bendeniz Halim Harap. Hadi bakalım duruşmaya başlayalım.

— Konuklar aman! Kafa mı kaldı. Sanıklar ayağa kalkın!
— Sayın Hâkim! Bize sanık diyemezsiniz?
— Pardon ben size sanık mı dedim? Sanık değilseniz üzerinize alınmayın. Mübaşir sanıklar gelsin.
— Sanıklar onlar efendim. Üzerlerinde haki elbise olanlar.
— Onlar, biz sanık değiliz diyorlar.
— Efendim bizler Barış elçisiyiz. Önderimizden size mektup getirdik.
— Oğlum burası Dış işleri Bakanlığı değil. Mahkeme. Siz barış elçisi iseniz bakanlığa gideceksiniz.
— Hakim bey biz dağdan geliyoruz.
— Terörist idiniz pişman oldunuz öyle mi?
— Biz pişman olmadık. Önderimiz gidin dedi geldik. Bu mektubu da getirdik.
— Ben kimi yargılayacağım şimdi. Savcı bey bu ne hal hani iddianame?
— Hakim bey, iddianameyi hazırlayacak polisler İstanbul’dalar buraya yetişemediler.
— Siz şey etseydiniz.
— Açılım gereği biz iddianame hazırlamıyoruz efendim. Siz karar verin ben temyiz etmem.
— Teşekkür ederim de, bu ne davası şimdi!
— Dağdan gelip bağdakini kovma davası efendim.
— Aferin Mübaşir. Hakikaten ismin gibisin. Vicdanın Sızladı değil mi?
— Hakim bey siz bu mektubu alın, bizim suçsuz olduğumuza karar verin de biz gidelim. Sınırdan gireli üç saat oldu halen bekliyoruz. Daha gezecek çok yerimiz var. Otobüsler dışarıda hazır bekliyor. Boşuna para yazmasınlar.

— Bir şey anladıysam Arap olayım!
— Yaz kızım,
Ceza Mahkemeleri Usul Kanununun birinci ve müteakip maddelerince
İddia makamında Savcı İktidar Sesli, Katip Adalet Şaşkın, Mübaşir Vicdani Sızlar ve Hakim bendeniz Halim Harap ile teşekkül ettirilen mahkememizce
aşağıdaki kararlar verilmiştir:


Terörle Mücadele Kanunlarına göre terörist iken,
Terörle Müzakere Kanununa göre suçsuz olan otuz dört kişinin beraatına,
Sanıklara, konuk muamelesi yapılmasına,
Gezecekleri yollarda güvenlik güçleri tarafından tedbir alınmasına,
Gezdikleri yerlerde kendilerinden yol ve konaklama parası alınmamasına,
Vicdanlarda temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verilerek
Yüzlerine tükürülmeden ve hiç sıkılmadan açıkça okunarak tebliğ edilmiştir.

— Mübaşir, şu Hükümet görevlisini bul da beni buralarda bırakmasın.

-alıntı-